29 Ocak 2010 Cuma

...BaLLı HayRanLarına GURURLA...

İlk defa kar gördü malum :)) önce bir şaşkınlık devresi atlattık. Aaaa, sonra bir baktım elimi bile tutmadan koşturup duruyo oradan oraya... Sevinç içinde...

O küçücük elleriyle bana dokunup "anne ebeee" diye bağırması yok mu? Dünyaları verirsin...

MUTLULUK mu dedin...? bu işte.........

Surata bakacak olursan üşümüş :) ama hayatta içeri sokamazsın...


Eldivenlerine bulaşan karları temizlemek için az uğraşmadı. Baktı, daha beter oluyo vazgeçti çaktırmadan...


Çizmelerimiz yeni.. İLk defa giydi, o karda kışta ama hiç garipsemedi. Ben yürümekte zorlanacağını düşünmüştüm ve yine yanıldım :/tam bir profesyoneldi...


Hazır düşmüşken, kalkmadı uzun süre ve her seferinde yüzünü komple karlara soktu... Düşünsene hala kızarıklıklar ve çatlaklar geçmedi :/

Kar bitti, yağmurlar başladı.. Tam da alışmıştık kartopu oynamaya.. Tekrar yağarsa söz "ADAM" da yapacağım BaLLı Bademime :))





26 Ocak 2010 Salı

25 Ocak 2010 Pazartesi

GÜNEŞİN KIZLARI


Tanımaktan, okumaktan ve takip etmekten mutluluk duyduğum KIRMIZI GÜN/LÜK (Maya'm) hayırlara vesile olacak işlere adım atmış... Böylesine güzel bir organizasyonda nersinden tutabilirim diye düşünmeden edemiyor insan.
Nasıl daha fazla işe yararım? Ne kadar onların yanında olurum? Ne katarım? diye kendimi yiyorum sabahtan beri :) Ne mutlu....
Haydi o zaman..
BİRİMİZ HEPİMİZ İÇİN....

Hemen herkes aşağıdaki adresi ziyaret etsin... İnsan sevindirsin :) bundan daha büyük bir mutluluk ne olabilir söylesene bana..?

21 Ocak 2010 Perşembe

KORKMADAN SeV ...

Korkmadan sev BaLLı'm... Hiç korkmadan...

Günbegün büyüyorsun acele........ Küçük bir kızı SEVMEYE!

Nasıl can yakar bu KÜÇÜK eller???








MİM/dim

Biricik kuzucum BAŞAK beni MİMmiş... Ah canım benim, hem de MİMmek için hangi konuları seçmiş. Sanırım bir de ödül göndermiş...

Bitanecik dostum, sen bana değil, bu soruların asıl muhataplarına gönder en büyük ÖDÜLü... En çok onlar hakediyorlar :) İyi ki varlar...

Ben de elimden geldiğince cevap verdim sorulara, kusurum varsa AFFOLA...


1- Dokunulmazlık konusunda ne düşünüyorsunuz?

Dokunulmazlık; “Görevlerinin özelliği yüzünden, kuşku ve korkudan uzak kalmalarını ve böylece kamu işlerinde başarıya ulaşmalarını sağlamak amacıyla, kimi kişilere yasa ile tanınmış ayrıcalık.” Olarak tanımlanmış sözlüklerde. Enteresan değil mi sence de? Kuşku ve korkudan uzak kalmak… Neden korkar ki insan, kendine güveniyorsa? Neden kuşku duyar ki kuşku duyulacak bir şey yapmadıysa? Ben şu kadarını söylüyorum ki, Yaradan’ın bile kullarını sınıf sınıf ayırmadığı bir yaşamı, böylesine adaletsiz hale getiren en önemli saçmalıktır dokunulmazlık… Hapiste yatan hırsızlara, katillere, dolandırıcılara da dokunulmazlık sağlansın bana kalırsa. Çünkü hapiste yatan kader mahkumları en azından şerefiyle yatıyor, devleti dolandıran, devletin polisine kafa tutan, oğlunu devletin ordusuna yollamayan ayrıcalıklı (!) dokunulmazlar …? İyi ki varlar…. :)


2- Seçim Barajı kaldırılsın mı ?Neden?

Tabii ki kaldırılsın… Bunu konuşmaya bile gerek duymuyorum ben, zira her şey gibi bu barajların azınlıkları ortadan kaldırmak için koyduklarını düşünüyorum… Bir baraj konacaksa “halk” bunu başarır… Başardılar, iyi ki varlar… :)


3- Adayların belirlenmesinde nasıl bir yol uygulansın?

Senelerdir adaylarını asla tanımadığımız partilere oy vermek zorunda kaldık. (Baştakileri söylemiyorum tabii) özellikle yerel seçimlerde, sadece el ilanlarında, sürekli gülümseyen suratlı insan fotoğrafları gördük seçime birkaç hafta öncesinde. Hatırla, oy kullanırken sadece tanıdığın logoyu gördüğün için tanımadığın adaylara oy vermedin mi? Hepimiz verdik.. Çünkü hiçbirini biz belirlemedik, tanımadık, bilmedik. Her şey gibi saman altından halletti büyüklerimiz… Sağolsunlar, iyi ki varlar :)


4- Yargı bağımsızlığı sizin için ne anlam taşıyor?

Yargı ve bağımsızlık… Son zamanlarda üzerine konuşmaya bile korktuğumuz… Cümle kuruyorum: “Ben bağımsız yargı gördüm”, gösterdiler, sağolsunlar. İyi ki varlar :)


5- Benim soruma gelince…

Sen ne zaman sormaya başlayacaksın canım ülkemin güzel insanı? Ne zaman sorgulayacak, direnecek ve elde edeceksin hak ettiklerini…? Bu mu hak ettiğin? Susacak mısın? İYİ Kİ VARSIN :(


MİMdiklerim :)


ELİF

BANU

LA


19 Ocak 2010 Salı

SÖYLE


Bunca yüklenmişken hayatın ağırlığı, taşımayacak kanatlarıma ve bir dost sohbeti için herşeyi verebilecek bir haldeyken arkadan vurdu beklentiler ...

Ben dost olmayı beceremedim, anladım...

Nasıl bir düş görmek istediyse zavallı içim, gerçekleşmeyecek olmasına rağmen koştum peşinden renli yalanlı, bol balonlu ama içi kurtlu bir duygunun peşinden. Hepimiz aynı dertten muzdarip (görüntüde) hepimiz yalnızlığa yabancı ve uzak. Bol keseden atıyoruz tanımadıklarımıza, dost sandıklarımızla yaşadıklarımızı; çok kalabalık benimdünyam diyoruz, içinde ne/kim ararsan var.. Ama atladığımız şu ki, o HERŞEYin içinde yalan, riya, sahtelik........ve bunun gibi bir sürü yıkıcı durum da barınıyor. Kimse ve hiçbirşey senin düşündüğün kadar MASUM değil (sen dahil)...
Beklediklerinin ne kadarını gerçekleştirdin şimdiye kadar söylesene (dürüst ol lütfen)
hep bekledin belki de, emek bile vermeden...!
Sahi EMEK ne? Hiç duyuyor musun artık bu tür terimleri gün içinde?

Ben küçük bir kız çocuğuyken de böyleydim biliyor musun? Yalnızlığından nefret eden ve yalnızlığını "YaLnıZ" bırakmak için herşeyi göze alabilecek küçük bir kız çocuğu... Belki o zamanlardan kaldı bu başarısız çabalarım, bu sebepsiz mücadelem!!! Bir ortama girdiğimde, rengini yakalayacağım, bakışından birçok şeyi anlayabileceğim, yalnızlığımdan kurtarması için belki de gözlerimle yalvarabileceğim birileri oldu mutlaka o dönemlerde de hayatımda.
Sonra ne oldu biliyor musun?
Ben verdim.....
Onlar, alıp, çekip GİTTİLER...
Hem de nasıl acıtarak..! Yakarak, çırparak, harcayarak, GİTTİLER!
Baksana, şimdi her yerdeler...

Şimdi oğluma ne öğretmeliyim, sen söylesene...?

"Dostluklar en önemli değerlerdir, bazı zamanlar ailenden bile daha öte olabilir. Sıkı sıkı sarıl dosatlarına ve onları hiç kırma. Emek vermeden, çabalamadan olmaz. İyi niyetinden sakın vazgeçme, en zor zamanında bile dostlarını satma. Kötü düşünme kimse için, hep gülümse..."

ya da;

"Kimseden dost olmaz bunu böylece aklına koy, kimseye güvenme. Sarıldığın herkes birgün seni arkandan vurmak için fırsat kollayacak, sakın arkanı dönme. Vermeden almaya çalış, çünkü ne kadar verirsen o kadar enayi yerine konacak, hırpalanacaksın. İyi niyetli olmak işe yaramıyor artık, kimseye iyi yanlarını gösterme ve zayıf yanlarını bilmesinler. Bırak yalnızlığın eşlik etsin duygularına."

Hangisi.................?

Sen Söyle....



14 Ocak 2010 Perşembe

PAYLAŞ-ı-YORUM


ÇOK sev(er)dim bu parçayı... ÇOK...
Üstelik son derece eski bir şarkı bu, çoğunuzun hatırla/yama-dığı...
Bilmeyenler için mutlaka paylaşmalıyım diyerek, sizi hatıralarınızla başbaşa bırakıyorum...

Tüm sevgimle....


13 Ocak 2010 Çarşamba

TAŞ/ın-MAK



Ne sen sor ne ben söyleyeyim içinde bulunduğum durumu... Dur dur, panik yapma! Öylesi değil anlatacaklarım...
Zor bir karar aşamasından sonra anneme taşınmaya karar verdik. Hemen öyle ağız burun bükme, düşündüğün gibi değil hiçbirşey... Bazen böylesi zamanlar olur birbirine daha çok ihtiyaç duyduğun. İşte o zaman herşeyden vazgeçmeyi bile göze alabileceğin hissine kapılırsın. Büyük kadın/annecim çaresiz bu sıralar, küçük kadın/ Beda@rDem telaşlı...
Koydum güzelce ellerimi kafama, enine boyuna düşünmeye çalıştım herşeyi. Gerçi böyle dediğime bakma; ne kadar düşünürsen düşün herkesin istediği yolu bulamıyorsun, mümkün değil. Ama hepimizi (u)mutlu kılacak en doğru şey bir araya toplanmaktı bu sıra.
E tabi ki kolay değil, evlendikten sonra binbir emekle edindiğimiz eşyalarımızdan vazgeçme burukluğuyla, sadece giysilerimizi toplayarak vazgeçiyoruz düzenimizden. Eşyalar mı? Çok doğru yerlere gidecek sevabına ;) onunla ilgili bir sıkıntı yok çok şükür (gereksiz eşya duygusallıklarım dışında)
BaLLım zaten üst katımda annemde kalıyordu mecburen bu soğuk havalarda. Zira, bizim ev giriş kat olduğu için öyle böyle soğuk olmuyordu, tahmin edemezsin... E yemeği de annemde yiyorduk akşamdan akşama... Bir yatmak için indiğimiz oğlumsuz evin bize ne faydası olur dedik bu saatten sonra... Birkaç saat uyku için verdiğimiz kira, ısınamadığımız halde ödediğimiz devasa doğalgaz faturaları, karanlıktan korktuğum için neredeyse 24 saat yanık bıraktığım cicili bicili gece lambalarının getirdiği elektrik faturaları.... En önemlisi BaLLımsız ve annemsiz, ıSSız geceler...
Daha fazla dayanamadım arkadaş....
Yapılacak en doğru şeydi dedim ya...
Sorgulama, sen de olsan aynını yapardın belki de..
Belki sen daha iyisini yapardın, kendine ait düzeni bozmazdın!
Ama soruyorum şimdi sana asıl düzen ne senin için? Olması gereken gerçekten insanın görünürde bir düzeninin olması mı? Neden herkes en doğru düzenin peşinde...
Ben ne istedim biliyor musun hayatım boyunca?
Tek çocuk olduğum için şu ortaokuldaki resim derslerinde dafterlere çizdiğimiz kalabalık aile hayalleri kurdum çocukluğumdan bu yana. Hatırlasana, hani şu anne baba televizyon izler, küçük çocuk halının üstünde oyun oynarken, nine de tekli koltukta örgü örer şirin gözlükleriyle...
Gülümsedin, hatırlıyorsun...
Benim gibi yalnız büyüyen herkesin tek hayalidir, kalabalık aile ortamları... Yalan mı?
İŞte öylesine bir yolculuğun ortasında, sevinçli bir telaş içindeyiz her birimiz.
Büyük kadın, küçük kadın, evin reisi ve baLLı bademimizle kocaman bir aile oluyoruz, daha ne olsun... Bazen düşünmesi bile içimi ısıtan böylesi bir birlikteliğe nasıl hayır diyebilirdim?

KOCAMAN BİR AİLEM OLDU TAM DA HAYAL ETTİĞİM GİBİ.... Sevin benim için ve dualarını gönder herşeyin yolunda gitmesi için... Buna ihtiyacım olacak...
--------------------------(---------------@
Diğer konuya gelince... Bir MİM'im, bir de ÖDÜL'üm var canım arkadaşımın bunca telaş içinde bana yolladığı :)
Bitanecik BOZBEK'im lutfetmiş, bloğuma vakit ayırdığı yetmezmiş gibi bir de bu ödüü göndermiş... Ne diyeyim, gözlerinden öpüyorum kendisinin.


Ben de bu ödülü
bana vakit ayıran, göz ucuyla bloğuma bakan/bakmayan,
yüreğimi anlayan/anlamaya bile çalışmayan,
beni sevdiğini söyleyen/sevgiden haberi olmayan tüm okuyuculara gönderiyorum :)
Hepinizi çok seviyorum....

MİM'iğime gelince....
Bir dahaki sefereeeeee...



10 Ocak 2010 Pazar

Yeni ama ZOR...

"Yeni" olan olan herşey heyecan verir insana... Tamam..
İnsan günden güne ilerleyemediğini ve hatta yetemediğini hissettiği zamanlarda hayattaki heyecanını çok fazla hissedemiyor sanırım... Baksana bana, yaşımla ilgili herkesle kavga edebiliyorken, ruhumu zenginleştirme yollarını ararken gayet zorlanıyorum...
Baksana yahu şu halime...






Kurulu düzenimi bozma yolunda çok ciddi adımlar atıyorum şimdi mesela...
"EV"imizi ve hatta bütün düzenimi bozuyorum, birşeyler iyi olsun (LÜTFEN) umuduyla...
Anlamamak için ısrar ettiğim bir konunun içini deşmeden uyuya kalmak istiyorum bu gece. Sen de bana bu gece "kırmızı başlıklı kız"ın başlığını arka bahçeye gömmeyi teklif et istiyorum mesela... Kurt iyi niyetli olsun, sen kötü....
Kurt içindeki hayalleri yesin,
sen UMUT'larını kus herkesin üzerine........
o kadar HUZURLU ol ki başka birşey dilemeyelim uzun bir süre...

yedi cüceler evlerini takas etsin unutulmayacak mutluluklara,
prenses kimsesiz çocukları yerleştirsin sarayın soğuk odalarına....

sen sokul benim koynuma....
herşey çok güzel olacak de bana, "SAKIN KORKMA"....

sen, ben ve prens BABAN,

Gerisi HePTen YALAN.....




8 Ocak 2010 Cuma

HasretiN ŞaraBı mı?



Bu parçaya takıldım... Sen de kahveni al gel hadi, birlikte susarak dinleyelim...
Anlayarak.....


7 Ocak 2010 Perşembe

TeHLiKe....


Çok "Tehlikeli Cümleler" kuruyor zihnim bana bu günlerde... Şaşkınım...
Uykumun ırzına geçiyor her geçen gün kafamda uçuşup duran hayaletler. Ağzımın tavan arasına kilitlediğim fi tarihli harflerin yanyana gelmesi bu kadar korkutabilirdi ancak beni...

Sus Lütfen... Soru soracaksın şimdi bir sürü...
Cevaplayacak gücüm yok baksana!

Kendimle yüzleşeceğim aynaları bulmak için şeytan dağındaki mağaralarda ejderhalarla savaşmaya gidiyorum ben... Arama bir müddet... Merak da etme! Yolum çok uzun çünkü, çok meşakkatli.... Cesaretim olmazsa dönerim belki?
Dönersem, söyleyemem..
Söyleyemezsem...?

Şimdi "tamam"ken yola koyulma hayallerinin rotası... binip gerçek acıların ekspres aracına, molasız bir yolculuk bileti almalıyım tek kişilik. Lafa tutma beni, çok acelem var...
Çünkü,
dönersem, söyleyemem...
Söyleyemezsem..............????



6 Ocak 2010 Çarşamba

GÜZEL KÖYÜM UYAN.....


Daha nasıl anlatmalı bilemedim doğrusu... ???

Herkesin iliklerine kadar bildiği ama devamlı bilmezden geldiği, arkadaş arasında ağzından tükürük saçarak şikayet ettiği ama bunun için kılını bile kıpırdatmadığı, sadece kendi konusunda aslan kesildiği ama başkasının hakkını aramak konusunda ağzını bıçak açmadığı bunca konu için daha ne söylenmeli size....?
Ne zaman bir haksızlık olsa bir kahraman beklenir benim yurdumda..
ATATÜRK çok sevilir ama izinden gitmek yerine yeni ATATÜRK'ler beklenir...
Çocuklara olması gereken öğretilir ama hep yanlıştan gidilir....

NEDEN....?


Canım arkadaşım BAŞAK söylenmesi gerekenleri söylemiş bence .... SOnuna kadar destek olduğumu söylemek istiyorum kendisine.. Ama öyle sözde falan değil... Sonuna kadar, gideceği yere kadar... Ne olacaksa olsun arkadaş....
Ne olacaksa OLSUN artık....

UYANSANA ARTIK....!


4 Ocak 2010 Pazartesi

CanıM'ıN YorGunLukLarı...


Kocaman bir sene geçti, kolay mı?
Neler neler yaşadık bir düşünsene... Bir gün içinde kaç badire atlattık savunmasız yüreğimizle, kaç kişi affetmek zorunda kaldık, kaç zorlu karar verdik içimiz ezile ezile..?
YıLbaşına ailece girdiğimiz o muhteşem gecede, sessiz dilekler tuttuk birbirimize gizli,birbirimiz niyetine. İyilikler geçirdik aklımızdan hepimiz için, hepiniz için...
Bir huzur topağıydı şimdi gönüller! Bir daha hiç olmasındı üzgünlükler....
İçin için bir kadın ağladı, ben gördüm... Hayatının en zor kararını vermenin ağırlığıyla düşüktü omuzları. Yüzünde daha da kalınlaşmıştı keskin çizgileri, gözyaşlarına yön vermek içindi sanki dudaklarının tam da yanıbaşındaki geniş, öpülesi yollar... Derin derin yollara baktı kimse görmesin diye uğraşarak. Gülümsemek için öyle zorluyordu ki kendini, yanakları bağırıyordu dudaklarına.
İçindeki sesi susturmak için yüreğinin son sesiyle şarkılar söylüyordu, ben duydum...
Karar verdi bir kadın tam da o gece...
Hüzün yanığı koktu ortalık,
Çocuklar rollerini oynadı, anlamazdan geldi kadının tam da istediği gibi... Ben anladım...
Küçük kadın büyük kadını anladı...
İçinden kafasını omuzuna yasladı...
İkisi birden -ölesiye/ ağladı...
Bir gün doğdu hemen ardından,
Büyük kadın aydınlığa uyandı...
Küçük kadın gözlerini öptü aydınlığın,
"Çok hoş geldin" dedi...
Herkes kendi aydınlığına gitti....

Büyük/ Kadın şimdi huzurlu,
Küçük/ Kadın herkeslerden MUTLU...
Yeni yıL onlara şans getirecek, bütün aile UMUTLU.....



LinkWithin

Related Posts with Thumbnails