11 Şubat 2015 Çarşamba
Yeniden Başlamak....
"Yazmazsam unuturum, en azından hatırlamam" dediğim, korktuğum ne varsa sırtıma yük ettiğimden habersiz devam etmişim yaşamaya...
Yaptığım en iyi işin yazmak olduğunu hafızamdan silip, başka başka hayatların cümlelerine yolculuk ederek uzaklaşmışım kendi ülkemden. Titreyerek ve gülümseyerek yerine gelen hafızamla bir telaşla yeniden sığındım bu güzel limanıma..
Hayat zor, hayat zorba, insanlar nankör, dostluklar yalan sıklıkla!
Ama umut var ya o umut!!! nasıl da dimdik tutuyor insanı eğilmeye başladıkça...
Bugün kendimin ellerinden tutup, yeniden yürümeyi öğrenir gibi tay tay kalkıyorum ayağa.
Yalnız, umutlu ve hala sevgi dolu bakıyorum yeni gelen güne!
Gülümseyerek!
Merhaba...
21 Ocak 2014 Salı
Yeni Sığınağım....
Yani yeni sığınağımda!!!
beklerim... gelirseniz!
sevgilerimle...
26 Kasım 2012 Pazartesi
Mutlu Yaşlar....
22 Ağustos 2012 Çarşamba
Aylardan sonra!
değiştik, dönüştük, geliştik... Büyüdük!
düştük, kalktık, ağladık ama yılmadık.. Beklentimiz büyük...
Anacığımın doğum gününde seçtim yeniden yazmayı..
bugün 53. yaşını kutluyoruz Allah uzun ömürler versin...
aklımdan geçenlerle, cümleye dökmek istediklerim o kadar çok ki, darmadağın oldu içim yazmaya kalkınca. Ağzımın içi cümleyle dolu, çıkarasım var ama olmuyor işte ha! deyince.
Herkesin annesine hissettiği kuvvetli duyguları vardır. Kimi ölesiye sever, kimi tutkundur vazgeçemez, kimi hoyrattır umursamaz, kimisi örnek alır, kimi yok sayar, kimi içinde taşır, kimi herkes gibi herkes kadardır.
Biz o kadar çok şey yaşadık ki annemle, o kadar çok aynı safta ama o kadar çok ayrı savaşta yer aldık ki, bir zaman sonra annem benim en yakın silah arkadaşım oluverdi zaman içinde.
Yanlışlar yaptı(k) doğruya taşıdık
Yalanlar söyledi(k) mutlu olmak uğruna... Olduk mu?
hiç düşünmedik böyle şeyleri...
mutsuzluğa odaklanan, hüzünden uzaklaşamayan yüreklerimizi dinlendirdik birbirimizin kuytusunda...
Annem 53ünde, ben daha 34... ama sorsanız yaşıtız.. hangimiz hangimizin yaşında meçhul!
hep sol cebimizde taşıdık birbirimizi, hiç çıkarmadık.
Aynı cepte devam ediyoruz yolculuğumuza ve daha da kalabalıklaşarak.
ben anne oldum annem anneanne...
gelenler, gidenler değiştirmedi bir bakışımızla birbirimize anlatabildiklerimizi....
Hiçbir şey değiştirmedi gizli sevgimizi...
herşeyin hep aynı güzellikte yaşanabildiği nice yıllara anacığım...
kutlu olsun, mutlu olalım....
22 Mayıs 2012 Salı
ve bir gün gök gürlemişti küçük bir kızın hayallerine...
2 Mart 2012 Cuma
DÖNGÜ
Kendimle amansız bir savaşın hemen sonrasında, tam da ölülerini sayıyordum içimin… !
Aslında başka bir şeydi söylemek istediğim.
Yazdım, sildim… Yazdım, sildim…
Seni düşünüyorum ne yalan söyleyeyim. Ama sorsan söylemem! Sen anla!
Yormak istemiyorum artık hiç kimseyi. Yorgunum zira! Yeniden kurasım yok hiç, aşka dair cümleler. Kelimeleri yan yana getiresim yok bir de, kendimi anlatmak için.
Sen anla!
Konuşmak istemiyorum kısaca. Konuşacak ne var ki? Benim sana gelene kadar ne yaptığım mı, senin bana gelene kadar ne yaşadığın mı?
Saçma!
Ne geçmişe aidim artık ne de geleceğe ve kaçırmak istemiyorum şu anı da, olmuşların, bitmişlerin, gelmişlerin, geçmişlerin laf kalabalığında... Olacakların, biteceklerin ve geleceklerin kurgusunda ya da.
Ama şimdi burada, seni düşünüyorum ne yalan söyleyeyim. Ama sorsan söylemem! Sen anla! Hisset ya da! Biliyorum, her ikisini de yapabilirsin!
Ne şu andan öncesi ne şu andan sonrası… Dedim ya; bir tek şu anın ciddiyetindeyim.
Hayallerim yok sana uzun uzun anlatabileceğim ama çok istersen kurarım tabi senin için ve illâ merak ediyorsan hatırlarım elbet canımın yanmışlığını da zira unutmuş değilim.
Ruhumda dikiş izlerim…
Yeni bir alfabe arıyorum konuşabilmek için! Hiç söylenmemiş sözler duymaya ihtiyacım var ve belki yeniden cümleler kurmaya... Yetmiyor artık bildiklerim.
Şimdilik, baş edilir gibi değil içime çekilmişliğim.
Sözlerini duyuyorum; düşüncemi zorlayan, aklımı sana uçuran. Her anlamaya çalıştığımda merak edilen oluyorsun. Anlamak istemiyorum merak etmekten korktuğum için!
Yoksa buradayım yani, yörüngendeyim.
Masallar tadındayım… Zehirli elma hevesindeyim! Bul beni! Lakin ne soru istiyor canım ne cevap. Ne bir beklentim var ne de bir söz verebilirim.
Bulursan, sadece bulduğuna sevineceğim!
Ve eğer geleceksen, seni burada bekleyeceğim.
Ama ben sana, gün dünü unutmadıkça ve beyaz sayfalar gibi olmadıkça ruhum, gelmeyeceğim…
Özür dilerim bu kadar yorgun olduğum için...
Not: eskiden yazmışım, hiçbir şey değişmemiş... garip!