Bunca yüklenmişken hayatın ağırlığı, taşımayacak kanatlarıma ve bir dost sohbeti için herşeyi verebilecek bir haldeyken arkadan vurdu beklentiler ...
Ben dost olmayı beceremedim, anladım...
Nasıl bir düş görmek istediyse zavallı içim, gerçekleşmeyecek olmasına rağmen koştum peşinden renli yalanlı, bol balonlu ama içi kurtlu bir duygunun peşinden. Hepimiz aynı dertten muzdarip (görüntüde) hepimiz yalnızlığa yabancı ve uzak. Bol keseden atıyoruz tanımadıklarımıza, dost sandıklarımızla yaşadıklarımızı; çok kalabalık benimdünyam diyoruz, içinde ne/kim ararsan var.. Ama atladığımız şu ki, o HERŞEYin içinde yalan, riya, sahtelik........ve bunun gibi bir sürü yıkıcı durum da barınıyor. Kimse ve hiçbirşey senin düşündüğün kadar MASUM değil (sen dahil)...
Beklediklerinin ne kadarını gerçekleştirdin şimdiye kadar söylesene (dürüst ol lütfen)
hep bekledin belki de, emek bile vermeden...!
Sahi EMEK ne? Hiç duyuyor musun artık bu tür terimleri gün içinde?
Ben küçük bir kız çocuğuyken de böyleydim biliyor musun? Yalnızlığından nefret eden ve yalnızlığını "YaLnıZ" bırakmak için herşeyi göze alabilecek küçük bir kız çocuğu... Belki o zamanlardan kaldı bu başarısız çabalarım, bu sebepsiz mücadelem!!! Bir ortama girdiğimde, rengini yakalayacağım, bakışından birçok şeyi anlayabileceğim, yalnızlığımdan kurtarması için belki de gözlerimle yalvarabileceğim birileri oldu mutlaka o dönemlerde de hayatımda.
Sonra ne oldu biliyor musun?
Ben verdim.....
Onlar, alıp, çekip GİTTİLER...
Hem de nasıl acıtarak..! Yakarak, çırparak, harcayarak, GİTTİLER!
Baksana, şimdi her yerdeler...
Şimdi oğluma ne öğretmeliyim, sen söylesene...?
"Dostluklar en önemli değerlerdir, bazı zamanlar ailenden bile daha öte olabilir. Sıkı sıkı sarıl dosatlarına ve onları hiç kırma. Emek vermeden, çabalamadan olmaz. İyi niyetinden sakın vazgeçme, en zor zamanında bile dostlarını satma. Kötü düşünme kimse için, hep gülümse..."
ya da;
"Kimseden dost olmaz bunu böylece aklına koy, kimseye güvenme. Sarıldığın herkes birgün seni arkandan vurmak için fırsat kollayacak, sakın arkanı dönme. Vermeden almaya çalış, çünkü ne kadar verirsen o kadar enayi yerine konacak, hırpalanacaksın. İyi niyetli olmak işe yaramıyor artık, kimseye iyi yanlarını gösterme ve zayıf yanlarını bilmesinler. Bırak yalnızlığın eşlik etsin duygularına."
Hangisi.................?
Sen Söyle....
Ben dost olmayı beceremedim, anladım...
Nasıl bir düş görmek istediyse zavallı içim, gerçekleşmeyecek olmasına rağmen koştum peşinden renli yalanlı, bol balonlu ama içi kurtlu bir duygunun peşinden. Hepimiz aynı dertten muzdarip (görüntüde) hepimiz yalnızlığa yabancı ve uzak. Bol keseden atıyoruz tanımadıklarımıza, dost sandıklarımızla yaşadıklarımızı; çok kalabalık benimdünyam diyoruz, içinde ne/kim ararsan var.. Ama atladığımız şu ki, o HERŞEYin içinde yalan, riya, sahtelik........ve bunun gibi bir sürü yıkıcı durum da barınıyor. Kimse ve hiçbirşey senin düşündüğün kadar MASUM değil (sen dahil)...
Beklediklerinin ne kadarını gerçekleştirdin şimdiye kadar söylesene (dürüst ol lütfen)
hep bekledin belki de, emek bile vermeden...!
Sahi EMEK ne? Hiç duyuyor musun artık bu tür terimleri gün içinde?
Ben küçük bir kız çocuğuyken de böyleydim biliyor musun? Yalnızlığından nefret eden ve yalnızlığını "YaLnıZ" bırakmak için herşeyi göze alabilecek küçük bir kız çocuğu... Belki o zamanlardan kaldı bu başarısız çabalarım, bu sebepsiz mücadelem!!! Bir ortama girdiğimde, rengini yakalayacağım, bakışından birçok şeyi anlayabileceğim, yalnızlığımdan kurtarması için belki de gözlerimle yalvarabileceğim birileri oldu mutlaka o dönemlerde de hayatımda.
Sonra ne oldu biliyor musun?
Ben verdim.....
Onlar, alıp, çekip GİTTİLER...
Hem de nasıl acıtarak..! Yakarak, çırparak, harcayarak, GİTTİLER!
Baksana, şimdi her yerdeler...
Şimdi oğluma ne öğretmeliyim, sen söylesene...?
"Dostluklar en önemli değerlerdir, bazı zamanlar ailenden bile daha öte olabilir. Sıkı sıkı sarıl dosatlarına ve onları hiç kırma. Emek vermeden, çabalamadan olmaz. İyi niyetinden sakın vazgeçme, en zor zamanında bile dostlarını satma. Kötü düşünme kimse için, hep gülümse..."
ya da;
"Kimseden dost olmaz bunu böylece aklına koy, kimseye güvenme. Sarıldığın herkes birgün seni arkandan vurmak için fırsat kollayacak, sakın arkanı dönme. Vermeden almaya çalış, çünkü ne kadar verirsen o kadar enayi yerine konacak, hırpalanacaksın. İyi niyetli olmak işe yaramıyor artık, kimseye iyi yanlarını gösterme ve zayıf yanlarını bilmesinler. Bırak yalnızlığın eşlik etsin duygularına."
Hangisi.................?
Sen Söyle....
7 yorum:
Canım Bedardemim,
Her zaman bir ışık,bir tebessüm olurdun sen bize...Ne oldu böyle sana...
Yazdıkların çok doğru,annem öldüğünden beri hep bu manada yalnız hissettim kendimi;Kime güvensem sırtımda bıçağının izi...
Ne diyeyim ki...
Unutmadan seni mimledim.Bakarsan sevinirim...
Sevgiyle Kal...
İlki...Biz iyi insanlar yetiştirmek zorundayız....
Başakçım, ben yerimdeyim bişey olduğu yok ama insanlar yerinde durmuyorlar, sürekli değişiyorlar.. Yoruldum :/
Elifcim, zaten lafın gelişi söylüyorum bütün bunları, beni bilirsin. Herşeye rağmen güvenilir ve sevgi dolu çocuklarla şekillenecek yeni nesiller. Farkındayım ;)
haklısın kimi zaman bu noktalara gelebiliyor düşüncelerimiz. ama herşeye rağmen ışıktan vazgeçmiyor hiçbir zaman yüreklerimiz ki seninki de öyle...
ve ben senin oğluna hangisini öğütlediğini zaten biliyorum...
MAYA'm, zaten ışıktan vazgeçmeyen yüreğimizin sessiz çığlığı bu... Ve yine haklısın oğluma hangisini öğütleyeceğimi tahmin etmen zor değil. Umut hep var...
keşke ilkini söyleyebileceğimiz kadar masum olsaydı insanlar...
ama değiller artık herkes bir gün geliyo yapayalnız bırakıyor seni,belki de başbakan haklı bol çocuk yapmalı çünkü ailen her zaman yanındadır,kardeşlerin annen baban...
Sevgili KırmızıLı masum kalan birşeyler aramak yoruyor insanı zaman içinde... Bol riyakar bir dünyaya bol çocuk doğurmak fikri ürkütüyor ister istemez :/
Yorum Gönder