CuMartesi günü bir akrabanın nişanı vardı, onca tadilat telaşının arasında hatır-minnet gitmek zorunda kaldığımız bir gün yaşadık. Nişan, alışılmışın dışında öğleden sonra bir düğün salonunda oldu. Hınca hınç kalabalığın arasında BaLLı'mla zorlanacağımı düşünmüştüm... YanıLmışım :)
Önce kalabalıktan ve sesten ürken BaLLı BaDemim, sonrasında müziğin ritmine verdi kendisini ve hepimizi dehşete düşüren dans figürleriyle gönülleri fethetti... O bangırtılı müzikte bir de uyku keyfi çekmez mi??? Şokumuz ikiye katlandı diyebilirim.. Bu çocuklar gerçekten inanılmazlar...
1 saatlik uykudan sonra kendimizi Beylikdüzü Migros' a attık, nefis bir yemekten sonra oyun parkına daldık. Çocuk olduğunu hatırlayan Bademimiz boyuna posuna bakmadan, kocaman jetonlu oyuncaklara binmek istedi. O kadar sevimliydi ki, bazılarına birlite binmek zorunda kaldık :) (ben de sebeplendim sayesinde) Ordan Darty'e gidip, ne zamandır almayı planladığım ama bir türlü alamadığım fotoğraf makinesinin peşine düştüm. Veeee sonunda makinemi aldım :))) (artık fotoğraflar bendennn) :))) Cumartesi bu kadar yoğun geçerken, Pazar gününün beni ne kadar yoracağını hesaba katamadım elbette.... Bütün Pazar gününü, evde tadilat sonrası temizliğiyle geçirdim :( o kadar çok yoruldum ki erkenden uyuya kalmışım. Korkunç korna sesleriyle uyandım uykumdan, meğer Bursaspor şampiyon olmuş... Bir Fenerbahçeli olarak kendilerini tebrik ediyorum ama şunu söylemeden edemeyeceğim ki, kocaman kocaman adamların sanki maaşlarını spor kulüplerinden alıyormuşlar da o yüzden bu kadar abartıyorlar görüntüsü beni çileden çıkarıyor. Unutulmasın ki futbol sadece bir oyundur ve 90 dakika sürer, sonrası saçmalıktır. Maç kaybedildi diye yakılan stadlar, etrafa ve insanlara verilen zararlar, sevinmek için ortalığa sıkılan kurşunlar ne demek oluyor? Şampiyonluk için mücadele edilir, biri şampiyon olur ve olay sonuçlanır hepsi bu... İnsanlıktan çıkmanın ne gereği var.
Dediğim gibi bir Fenerbahçeli olarak yaşanan bütün bu yaygaradan dolayı üzgünüm, keşke herşeyi artık dozunda bırakmayı öğrenebilsek ve adam gibi yaşayabilsek...
Sevgiyle...
Önce kalabalıktan ve sesten ürken BaLLı BaDemim, sonrasında müziğin ritmine verdi kendisini ve hepimizi dehşete düşüren dans figürleriyle gönülleri fethetti... O bangırtılı müzikte bir de uyku keyfi çekmez mi??? Şokumuz ikiye katlandı diyebilirim.. Bu çocuklar gerçekten inanılmazlar...
1 saatlik uykudan sonra kendimizi Beylikdüzü Migros' a attık, nefis bir yemekten sonra oyun parkına daldık. Çocuk olduğunu hatırlayan Bademimiz boyuna posuna bakmadan, kocaman jetonlu oyuncaklara binmek istedi. O kadar sevimliydi ki, bazılarına birlite binmek zorunda kaldık :) (ben de sebeplendim sayesinde) Ordan Darty'e gidip, ne zamandır almayı planladığım ama bir türlü alamadığım fotoğraf makinesinin peşine düştüm. Veeee sonunda makinemi aldım :))) (artık fotoğraflar bendennn) :))) Cumartesi bu kadar yoğun geçerken, Pazar gününün beni ne kadar yoracağını hesaba katamadım elbette.... Bütün Pazar gününü, evde tadilat sonrası temizliğiyle geçirdim :( o kadar çok yoruldum ki erkenden uyuya kalmışım. Korkunç korna sesleriyle uyandım uykumdan, meğer Bursaspor şampiyon olmuş... Bir Fenerbahçeli olarak kendilerini tebrik ediyorum ama şunu söylemeden edemeyeceğim ki, kocaman kocaman adamların sanki maaşlarını spor kulüplerinden alıyormuşlar da o yüzden bu kadar abartıyorlar görüntüsü beni çileden çıkarıyor. Unutulmasın ki futbol sadece bir oyundur ve 90 dakika sürer, sonrası saçmalıktır. Maç kaybedildi diye yakılan stadlar, etrafa ve insanlara verilen zararlar, sevinmek için ortalığa sıkılan kurşunlar ne demek oluyor? Şampiyonluk için mücadele edilir, biri şampiyon olur ve olay sonuçlanır hepsi bu... İnsanlıktan çıkmanın ne gereği var.
Dediğim gibi bir Fenerbahçeli olarak yaşanan bütün bu yaygaradan dolayı üzgünüm, keşke herşeyi artık dozunda bırakmayı öğrenebilsek ve adam gibi yaşayabilsek...
Sevgiyle...
6 yorum:
şu futbol fanatikliğini oldum olası hiç anlamamışımdır zaten... o danseden ballı bademi de yerler!
İnan bana ben de anlamıyorum tatlım :) Bu arada şu Ballıyla Tibeti biraraya getirsek de biri şarkı söylese, biri dans etse... Biz de ikisini yesek; olmaz mı? :)))
olur valla, havalar da ısındı. Haziranda bir hafta sonu buluşalım, ne dersin?
Allaah derim, ne diiicem :))) hemen gün belirleyelim...
şimdilik 5 Haziran diyelim, bir değişiklik olursa tekrar konuşuruz, hı? :)
Anlaştık :)) ayrıca sana mail attım.. bak istersen... Öptüm kocaman
Yorum Gönder