Vitrinleri gezerken gördüğün kıpkırmızı bir vazonun hikayesini kendi hikayene ortak etmek için almak istersin en çok... Yani onunla yaşanacak yeni hikayelerin baş kahramanı olmak ruhunu okşadığı için ve bu hikayelerin tamamı belki de kafanda olsa dahi mutlu bitsin için alınır genelde beğenilen eşyalar (ya da sadece benim için geçerli)
Evlendiğim günden bu yana bu 3. ev (eşya) taşıyışım.. Evlendiğimde annem dünya kadar genç kız çeyizi biriktirdiği için gönlüme göre eşya almama gerek kalmamıştı. Modası geçmiş bile olsa kullanabileceğimi ve kendi hikayeme ortak edebileceğimi düşündüğüm bütün eşyaları buyur ettim hayatıma. Vitrinleri dolaşırken gördüğüm gıcır gıcır son moda şeyleri gördüğümde ağzımın suyu aksa da hiç haksızlık etmedim onlara ve hala kullanıyorum bir kısmını (diğer kısmını da attığımı düşünme, başka hikayeler için başka insanlara hediye edildiler)
Hep yaşayan bir canlı gibi davrandım ben eşyalarıma... Sevdim, okşadım, dertleştim, sinirlendim, bağırdım ama hep onlarla çok güzel bir bağ kurdum. Mal sahibine benzer derler ya, gerçekten doğru :)
Geçen gün depoda kalan eşyalarımı kolilerle yeni eve taşıdık ve bir kısmını kolilerden çıkarıp havalandırdık. Ben çalıştığım için bir kısmını annem yıkayıp mutfak tezgahının üzerinde bırakmış.
Yeni eve gidip neler olduğunu görmek istediğim bir gün onlarla karşılaşma fırsatı yakaladım. Uzun zamandır ilk defa yüz yüze geldik. Nasıl da kızmışlar/kırılmışlar bana onca zaman havasız, sevgisiz kapalı kutularda kaldıkları için...
Evin içini bir hüzün sarısı kaplamış ki anlatılmaz... Sisler içinde girdiğim yeni boyalı evimin duvarları renk değiştirmiş, pembenin üstüne boyanan hüzün sarısı da yapış yapış bir koku yaymıştı etrafa. Evlenirken aldığım bir şamdanın üzerine tutunan minik melek kanatlarını kapatmış dalgın dalgın mutfak tezgahından bacaklarını sallarken gidip öptüm yanağından :) başta yüz vermese de oturup uzun uzun anlatınca yaşananları, elleri mahkum hepsi birden hak verip barıştılar. Tadı damağımda kalan bir kutlama yaptık hep birlikte. Vazolarım, bardaklarım, çiçeklerim, tablolarım ve ben neşe içinde duvarların üzerindeki hüzün sarısını yeniden pembeye boyadık. Bir daha kapalı kutular içinde bırakmayacağımdan emin olan eşyalarımın yüzü gülüyor şimdilerde. Kimbilir belki de parti veriyorlardır yeni evde?
Yeni hikayemin başlangıç yerinde, onları ne kadarda çok özlediğim ve ne kadar çok önemsediğim geldi aklıma. Paylaşmak istedim :)
Sevgiyle
Evlendiğim günden bu yana bu 3. ev (eşya) taşıyışım.. Evlendiğimde annem dünya kadar genç kız çeyizi biriktirdiği için gönlüme göre eşya almama gerek kalmamıştı. Modası geçmiş bile olsa kullanabileceğimi ve kendi hikayeme ortak edebileceğimi düşündüğüm bütün eşyaları buyur ettim hayatıma. Vitrinleri dolaşırken gördüğüm gıcır gıcır son moda şeyleri gördüğümde ağzımın suyu aksa da hiç haksızlık etmedim onlara ve hala kullanıyorum bir kısmını (diğer kısmını da attığımı düşünme, başka hikayeler için başka insanlara hediye edildiler)
Hep yaşayan bir canlı gibi davrandım ben eşyalarıma... Sevdim, okşadım, dertleştim, sinirlendim, bağırdım ama hep onlarla çok güzel bir bağ kurdum. Mal sahibine benzer derler ya, gerçekten doğru :)
Geçen gün depoda kalan eşyalarımı kolilerle yeni eve taşıdık ve bir kısmını kolilerden çıkarıp havalandırdık. Ben çalıştığım için bir kısmını annem yıkayıp mutfak tezgahının üzerinde bırakmış.
Yeni eve gidip neler olduğunu görmek istediğim bir gün onlarla karşılaşma fırsatı yakaladım. Uzun zamandır ilk defa yüz yüze geldik. Nasıl da kızmışlar/kırılmışlar bana onca zaman havasız, sevgisiz kapalı kutularda kaldıkları için...
Evin içini bir hüzün sarısı kaplamış ki anlatılmaz... Sisler içinde girdiğim yeni boyalı evimin duvarları renk değiştirmiş, pembenin üstüne boyanan hüzün sarısı da yapış yapış bir koku yaymıştı etrafa. Evlenirken aldığım bir şamdanın üzerine tutunan minik melek kanatlarını kapatmış dalgın dalgın mutfak tezgahından bacaklarını sallarken gidip öptüm yanağından :) başta yüz vermese de oturup uzun uzun anlatınca yaşananları, elleri mahkum hepsi birden hak verip barıştılar. Tadı damağımda kalan bir kutlama yaptık hep birlikte. Vazolarım, bardaklarım, çiçeklerim, tablolarım ve ben neşe içinde duvarların üzerindeki hüzün sarısını yeniden pembeye boyadık. Bir daha kapalı kutular içinde bırakmayacağımdan emin olan eşyalarımın yüzü gülüyor şimdilerde. Kimbilir belki de parti veriyorlardır yeni evde?
Yeni hikayemin başlangıç yerinde, onları ne kadarda çok özlediğim ve ne kadar çok önemsediğim geldi aklıma. Paylaşmak istedim :)
Sevgiyle
5 yorum:
güle güle başlayın yeni evinizde güzelliklere...
yüreğinin güzelliği değdiği herşeye yansıyan kadın, öperim kanatlarından.
Kahve de mis gibi olmuş, koklaya koklaya geldim ta uzaklardan.. teşekkür ederim:)
Elifim; gel de birlikte yaşayalım güzellikleri :)
Novellam; iyileştirdin kanatlarımı :) ben de öperim seni
Deli anne; yine gel olur mu? bu sefer konuşan kadehlerde şarap ikram ederim ;)
yeni güzelliklerin, yeni tatların tadına bakma şansımız olur umarım... mutluluklar sizin olsun arkadaşım...
Yorum Gönder