Banyodan çıkmıştın o gün, gecenin bilmem kaçı!
O sıcak ki unutulmaz, o nem ki nefessiz bırakır insanı... Yıldızlar elle tutabileceğin kadar yakınında...
Dar bir sokakta 4 odalı ama küçücük bir evde 3 kişi yaşıyoruz o zamanlar. Anneciğim hep yanıbaşımda (şükürler olsun ki hala yanıbaşımda)
Duştan çıkıp kendimi sırtüstü yatağa attığımda, korku filmlerinde bile daha kullanılmamış derin bir uğultuyla irkildim. Sanki aşağıda birşeyler kaynıyordu ve bulduğu ilk delikten fışkıracaktı. Olsa olsa bir canavar günyüzüne çıkmak istiyordu. Korkunç bir sallanmaya acı çığlıklar eklendi sonra... Annem üstüme yatıp beni korumaya çalışıyordu, bense tek bir cümle kurabildim:
- "anne, dursun lütfen"
Sonrası keder, sonrası yara, sonrası kanlı gözyaşı....
Daracık sokağımızda birbirine neredeyse bitişik yapılmış evlerin birbirine nasıl şiddetle vurduğunu dışarı çıktığımzda farkedebildik. İnsan seli olmuştu dar sokağımız, aşağı doğru akan bir ırmak...
Nereye gidiyordu bunca korkmuş insan? Nereye?
Günlerce dönemediler evlerine, günlerce aynı giysilerle, aynı şeyi yediler... Şükrettiler yaşadıklarına, sevdiklerinin yanında oluşuna..
Hepimiz bu kadar şanslı değildik, sonra anladık!
Televizyonda gördüklerimiz, sürekli işittiğimiz o ses çıkmadı aklımızdan:
- "sesimi duyan var mı?"
Kahrolduk milletçe... en gençlerimizi, en güzellerimizi, en bebeklerimizi, annelerimizi, abilerimizi, kardeşlerimizi verdik toprağa....
Ağlaya ağlaya...
11 sene geçti, sızımız dinmedi...
Nurla içinde uyusunlar, hiçbirini unutmadık...
Allah rahmet eylesin her birine, kalanlara sabırlar...
-------------------------------------------------------
Koltuk kavgasıyla birbirine girenler,
oy toplamak, çıkar sağlamak için elinden gelenin fazlasını yapıp böyle durumlarda susanlar,
sadece kendi çıkarları için vatandaş ziyareti yapıp, sonrasında onları görmezden gelenler,
avanta uğruna imar verip, binayı bir kez bile kontrol etmeyenler......
-" sesimizi duyan var mı?"
O sıcak ki unutulmaz, o nem ki nefessiz bırakır insanı... Yıldızlar elle tutabileceğin kadar yakınında...
Dar bir sokakta 4 odalı ama küçücük bir evde 3 kişi yaşıyoruz o zamanlar. Anneciğim hep yanıbaşımda (şükürler olsun ki hala yanıbaşımda)
Duştan çıkıp kendimi sırtüstü yatağa attığımda, korku filmlerinde bile daha kullanılmamış derin bir uğultuyla irkildim. Sanki aşağıda birşeyler kaynıyordu ve bulduğu ilk delikten fışkıracaktı. Olsa olsa bir canavar günyüzüne çıkmak istiyordu. Korkunç bir sallanmaya acı çığlıklar eklendi sonra... Annem üstüme yatıp beni korumaya çalışıyordu, bense tek bir cümle kurabildim:
- "anne, dursun lütfen"
Sonrası keder, sonrası yara, sonrası kanlı gözyaşı....
Daracık sokağımızda birbirine neredeyse bitişik yapılmış evlerin birbirine nasıl şiddetle vurduğunu dışarı çıktığımzda farkedebildik. İnsan seli olmuştu dar sokağımız, aşağı doğru akan bir ırmak...
Nereye gidiyordu bunca korkmuş insan? Nereye?
Günlerce dönemediler evlerine, günlerce aynı giysilerle, aynı şeyi yediler... Şükrettiler yaşadıklarına, sevdiklerinin yanında oluşuna..
Hepimiz bu kadar şanslı değildik, sonra anladık!
Televizyonda gördüklerimiz, sürekli işittiğimiz o ses çıkmadı aklımızdan:
- "sesimi duyan var mı?"
Kahrolduk milletçe... en gençlerimizi, en güzellerimizi, en bebeklerimizi, annelerimizi, abilerimizi, kardeşlerimizi verdik toprağa....
Ağlaya ağlaya...
11 sene geçti, sızımız dinmedi...
Nurla içinde uyusunlar, hiçbirini unutmadık...
Allah rahmet eylesin her birine, kalanlara sabırlar...
-------------------------------------------------------
Koltuk kavgasıyla birbirine girenler,
oy toplamak, çıkar sağlamak için elinden gelenin fazlasını yapıp böyle durumlarda susanlar,
sadece kendi çıkarları için vatandaş ziyareti yapıp, sonrasında onları görmezden gelenler,
avanta uğruna imar verip, binayı bir kez bile kontrol etmeyenler......
-" sesimizi duyan var mı?"
5 yorum:
Tüylerım dıken dıken oldu
bu yaSANDI...
ya bundan sonra yasanacaklar..
ıste orda bırı var mı seslenıslerının bı daha bu kadar acık yasanmaması ıcın
yetkılılerı yapmaları gerekenler konusunda hassas olmaya davet edıyoruz..
hala hastaahenler ve okullar dahıl olmak uzere
hıcbısey
depreme hazır degıl....
her zaman söyleniyor zaten Öyküm, bizi öldüren deprem değil, depreme dayanıksız binalar... artık yeni acılar yaşanmasın!!! kimseye seslenmek zorunda kalmayalım...
daha kaç sene geçse de üzerinden
bu acı silinmeyecek yüreklerimizden...
çünkü ölüm;
hele böylesine bir ölüm
her şeyiyle tanımsız
ve zamansızdır!
Allah'm nasıl bir gündü. 17 Haziran kafamda ürkünç bir tarih ve neyse ki son saatleri yaşıyoruz.Geçirdik, bitti gitti modundayız şu an. Tıpkı şu 2 saati bitirmek gibi.. Allah bizi beterlerinden saklasın. Evler ne kadar sağlam olursa olsun, olacak oluyor.. Yer yarılıyor da içine batıyoruz aslında anlamadan.. :/
Mayam; ölümün zamanı yoktur aslında.. Ölüm hep yanıbaşımızda fakat göz göre göre ölüm uzak dursun hepimizden Allahaşkına... sevgimle
Hayal Meyal; 17 Ağustos gibi bir sürü deneyim yaşayabiliriz. Allah hepimizi korusun... Önemli olan tedbir almak, çabalamak... sevgiler
Yorum Gönder