29 Eylül 2010 Çarşamba

Dayanamadım yazdım...

Bazı gizlerim vardır benim; yaşarım ama söylemem, tadını çıkarırım, yıpratmam... Nazar değeceğinden, bir daha olmayacağı korkusunu duyduğumdan ya da herneyse işte anlatmam, paylaşmam!
Ama herkes öyle güzel anlatmış ki bloğunda, Pazar günü gerçekleştirilen Nurturia buluşmasını... Baktım olacak gibi değil, yaz dedim beda@rdemcim, altta kalma :)

Elifçiğim bir zamanlar üye olmamı şiddetle tavsiye etmişti de, üşengeçlikten (belki de unutkanlıktan) bir türlü becerememiştim. Baktım kızcağız taaaa Eskişehirlerden bu organizasyon için gelecek ve sırf bunun için bile olsa üye olmak gerekecek; apar topar kayıt oldum siteye... Amanın!!! iyi ki de olmuşum.... Haftasonu, belki de ömrümde tanık olduğum en kapsamlı ve kalabalık tanışma organizasyonundan bi-haber olacakmışım.

Sibelim başta mırın-kırın etse de, hava muhalefeti yüzünden herkes tırsarak gelse de şahaneydi şeker kardeşim. Hem bizim için, hem de bir türlü sosyalleşmeyeceğini düşündüğümüz küçük canavarımız için...
Başta sorun çıkarıp, diğer çocuklara çığlık atsa da bir süre sonra en sevdiği oyuncağını hayatında ilk defa gördüğü arkadaşına vermeye çalışan BaLLıma burdan bir alkış istiyorum ben.... :)

Karı-koca hemen uyum sağladık ortama... Koca biraz daha zor durumdaydı canavarın peşinde koşmaktan :) ben tadını çıkardım her bir dakikanın...
dünyalar tatlısı, ballısı kalabalık çocuk ordusunun içine daldırdım kafayı :) birini sevdim, öbürünü kokladım, bir diğerini uzaktan sevdim, ötekine içi çektim...... cennet gibiydi.... bu arada manzara da şahaneydi, romantik yapmadan duramadık sevgiliyle :))))

Gözümüzü açtık, kapadık... Zaman geçti..
Ama ne güzel geçti...
Buna vesile olan herkeslere en kocamanından teşekkürlerimi yolluyorum.

herkeslerle tanıştığım için memnunum.. İnsan kalabalıkta iyi hissediyor bazen kendini be :)))













ÖNEMLİ NOT: Şu aşağıdaki şarkıdan kimseyi mahrum etmek istemediğim için (çünkü ben 2 gündür başka bişey dinleyemiyorum) Facebookta paylaşan Elifimin de anlayışına sığınarak paylaşmak zorunda hissediyorum kendimi... Zira, bayıldım, sese ve yoruma....


Buika - No habra nadie en el mundo






27 Eylül 2010 Pazartesi

HAYAT AYRACIM'A... (2)

DÜNYAMIN TATLISI;
biricik Hayat Ayracı'm...
Çok özel bir günde gelişin açıklamıştı aslında bütün bu durumu...
Başkası olamzadın sen artık, benim hayatımın en güzel/özel ayracı olmaktan başka.
En yakın dostum, sırdaşım, gülen yüzüm, ağlayan içim, özlediğim, beklediğim, aranan kan :)

Ne güzel geldin, ılık ılık... Ne iyi ettin....
Göndermem seni artık hiçbir yerlere, sen nereye ben oraya :)

Aşkla, huzurla, mutlulukla ve sağlıkla (en çok benimle) kocaman bir ömür senin olsun biriciğim...
seni nasıl sevdiğimi anlatacak bir sürü cümle kurarım aslında...
Ama yapmayacağım,
sen bunu hep bildin...
gene bil...

O kocaman çocuk yüreğinden öpüyorum...











24 Eylül 2010 Cuma

ZuHaLLeme...




Sevgili Zuhal;
uzun zamandan beri ilk defa bu akşam yeniden karşılaşma fırsatı bulacaktık.. Biliyorum, ikimiz için de muhteşem olacaktı (gerçi senin için hala muhteşem olabilir!)

Dün gibi hatırlarım... Yine Kuruçeşme Arena'daydık...
Dakikada binlerce cümle kurma kapasitesine sahip ben, saatlerce kilitlenip kalmıştım.. Nefesimi tutmuştum, ölümüne...
Ne kadar da güzeldin her zaman ki gibi! ne kadar ulaşılmaz...
ama ben bir şekilde kendimi senin yanında bulmuş, şoktan lal olmuştum :))) (bunu yazmıştım galiba)

Sevgiyle beslediğin gözbebeklerinden yakaladığım sevinç hala yüreğimde...
"canım benim" diyerek sarıldığın boynumda, abla sıcaklığın...

Seni ne kadar sevdiğim ve duyduğum hayranlıkla ilgili yazmayacağım bile (cümle bulmakta zorlanıyorum) ama bugün seni uzaktan da olsa görebilme şerefine nail olamayacağım, anla!
Kızma, kırılma bana!
Ne demiştin en son bana "bir çocuk kokusuna dayanamam, bir de kedilerin gıdısına"... :))
ben de çocuğumun kokusuyla boğacağım kendimi sahnede olduğun saatlerde.
Oğluma sarılıp sana ait şarkılar mırıldanacağım, belki söylediğin parçaları tahmin etmeye çalışacağım... Ama hep yanında olacağım :)

sana iyi sahneler, bana BaLLıyLa iyi eğlenceler :)))

Öpüyorum, sevgiyle.....




16 Eylül 2010 Perşembe

aynı şarkı...




Bir masa...
Üzerinde papatyalı bir örtü, tabakta közlenmiş patlıcan ve kırmızı biber, yanında 2 dilim az yağlı beyaz peynir ve kavun, ince kesilmiş birkaç dilim ısıtılmış ekmek... bir büyük yeşil üzüm rakısı (70'lik) mümkünse.

en çok da sessizlik...
derin...

Bomboş bir sokakta kurulu olsun masa yada kalabalığın tam ortasında...
müzik duyulsun mutlaka..

Bir de içimin cümlelerini kucağına toplayan bir dost(!)...

hep aynı şarkı çalsın ama heppppp.... (bkz. yukarıda)



ben bir susayım, sabaha uyanayım....


sevgiyle


14 Eylül 2010 Salı

BİS YapmaK (!) oyun ATMAK...


AL sana "kelime oyunu" ...
Güzel güzel otururken deli mi öptü seni de gittin yarışmalara attın kendini? Hadi ben attım atmasına, sana noluyo? herkes işi gücü bırakmış beni, izlemiş arkadaş... :/
Ben de diyorum ooh bayramda herkesler gezmelerde olur, kimse görmez benim skandalı... Nerdeeeee?!
Arayan arayana....

Azınlıkta kalmış/izleyememiş olanlara da ben CD göndereceğim artık, çare yok!
Star havasına girdim bir kere :)))
Şu "Bis Yapmak" da nereden çıktı çatır çatır cevaplarken bütün soruları? Onu bilemeyince gerisi çorap söküğü gibi geldi işte... Gözüne ışık tutulmuş beyaz tavşan gibi kalakaldım haliyle!
Yazık oldu, yazık...
hem kanal, hem de tüm insalık kaybetti benimle birlikte :))))

O değil de "Oyun etmek" deyimi yerine zırvaladığım "otmak, atmak" saçmalıkları yüzünden tekrar bütün izleyenlerimin gözlerinden öpüyorum. Ama düşün artık, bir Bed@rdem bünyesi bile bu kadar heyecanlandıysa, başkası çıksa neler olurdu...! Allah beterinden korudu diyelim ve bu konuyu sonsuza kadar kapatalım....
--------------

Bayramda çiçeğe, böcüğe, yeşile, ineğe verdik kendimizi... Büyükannemize gittik her bayram olduğu gibi (Kırklareli/Kaynarca). Oğluşum el öpmeyi öğrendiği için bir sürü para topladı, çok komikti. Biriktirdiği bütün paraları getirip bana verdi. Hatta bir ara "al annecim çantana koy" bile dedi... Tööbe töööbe.. Millet de çocuğu kullanıp para toplattığımı zannedecek. (laf aramızda iyi de para birikti) :))))) Hemen çocuğum adına yatırım yaptım korkma...

Ramazan davulcularından ilk defa mani dinleyen ve kendilerine bahşiş takdim eden BaLLının keyfine diyecek yoktu doğrusu :)
O günden beri, Eminönünden aldığımız küçük davulla kendince maniler söyleyip bahşiş istiyor...
(bu çocuk ne zaman parayı bu kadar öğrendi yaahu?)

Uzun lafın kısası;
biraz öyle biraz böyle ama bayram tadında bir bayram yaşadık ailece... Ziyaretler yaptık, ördeklerle oynaştık, tavukları besledik, ağaçtan elma topladık, harçlık aldık, bahşiş verdik, tatlı yedik, şeker verdik...... bayramı bitirdik....

Gerçi bize hergün bayram :))
sevgiyle...



8 Eylül 2010 Çarşamba

Olan, Biten, Devam eden.....vs

Foto: devantArt



Ne kadar da ara vermişim farkında bile değilim Allah seni inandırsın... Bir sürü şey yaşadım bir haftadır, bir dolu olay, süpriz....vs anlatamadım sana.
Öncelikle Almanya'dan gelen biricik TETE'miz kocaman bir uçağa binip gitti :( halbuki hiç gitmeyecek gibi alışıvermiştik gelişine... BaLLım kendini naza çekerek birkaç ağırdan satma hareketi yaptıysa da teslim oldu anasının biricik tetesine :))

Neyse bak ne anlatacağım sana; annemin deli gibi ısrarına dayanamayıp bütüüüüün yarışma programlarına 5 dakika içinde başvurduğumu hatırlıyorum geçen haftalarda... Amaan Allahım, geçtiğimiz Perşembedeb beri arayan arayana (meğer beni beklerlermiş) :))))
Önce Var mısın? Yok musun? mesaj çekti: "sevgili Bed@rdem, Allaşşkına gelin, bizim reytingler -5 lerde, kurtarsan kurtarsan sen kurtarırsın, koş hemen bekliyoruz" diye :)) Atladım gittim arkadaş, ellerimi ovalaya ovalaya :) zira kafamdan geçenleri az çok tahmin etmişsindir.
Gittiğim yerde, gördüğüm manzara karşısında tutuldum tabi, meğer herkese aynı geyiği yapıp milleti oraya toplamışlar. Bozmadım moralimi, amaaaan dedim kendi kendime; bir sürü malzeme var burda (görmen lazımdı) gözlemleyip blogta anlatırım dedim, ama önce bir lavaboya gideyim. Bir baktım bir kalabalık merdivenlere doğru çağlamaya başladı, hooop karıştım hemen tabi aralarına :) 3-5 dakika sonra mülakattaydım Allah seni inandırsın....
-Kendinizden biraz bahseder misiniz?
-Pardon da bir insan niye kendi kendini anlatır ki? ne diyeyim şimdi size? ben mükemmelim arkadaş, bir kere eğlenceliyim, farklıyım herkes gibi... anneyim sonrasında... 2.5 yaşında bir bal toğağı doğurarak kendim için en güzel şeyi yaptım. :) 6 senedir aynı işyerinde tırmalıyorum, yazı yazıyorum, okuyorum, (eskiler okuyoruuuum, yeniler yazıyoruuuum) :)) falan falan falan....
-neden bu yarışmaya katılmak istiyorsunuz?
-eğlence olsun diye, param olsun diye..... haaa, bir de aşağıda bugün evlilik yıldönümü olduğunu yine unutmuş bir adam var, yarışmaya katılırsam kendisini milyonlara rezil etmeyi palanlıyorum.......... :/
-ciddi misiniz siz?
-evet, bakın siz de inanamadınız... ben de ilk hatırlamayışında inanamamıştım, zamanla geçti :)
-1hafta içinde size döneceğiz 2. mülakat için...
-Valla bana bu kadarı da yetti canım kardeşim, hadi kalın sağlıcakla......
(evet, evet sen de şaşırma.. O kadar duygulu dokunaklı yazı yazdım adama, Acun Ilıcalının vereceği teklife kurban etti adam kendini. Bir heyecan bir heyecan, akşamı da fiyasko oldu tabii.. Bak gene sinirden gözlerim seyirmeye başladı. Kapatalım şu konuyu derhal) :/

Bu arada telefonum da deliler gibi çalıyor.... Kim arıyor bil....?
Bloomberg Ht kanalında "kelime oyunu" diye bir yarışma var ya, çocuk beni onun için ısrarla arıyormuş. Yarın yarışmacısınız dedi ve kapattı telefonu. Allahım neler oluyor? Dergiyi yetiştirmem lazım, işten çıkıp nasıl yetişeceğim şimdi? Tam da iftar saatleri arkadaş.....
Neyse fazla uzatmayacağım yaptık çekimleri güle yıkıla.....Bayramın birinci günü saat 20.00'de yayınlayacaklarmış. Bana kalsa izleme :/ ama daha iyi bir işin yoksa gülme garantili yarışmayı kaçırma derim arkadaş.... :)))) ben hala inanamıyorum o denli çuvalladığıma...

Star olma yolunda bu kadar hızlı adımlarla ilerlerken haber vermedi demeyesin diye sabah sabah yazayım dedim. Sonra yok efendim meşhur oldu beni unuttu falan deme :)

Amma da uzattım ....
Yarın bayram, biz kocaman bir aile olmak için çabalayacağız. Kırklarelinde sevdiklerimizle olacağız... Ya sen??

aklından geçirdiğin en güzel bayramı diliyorum senin için... Mutlulukla, sağlıkla ve aşkla.....

NOT: Sevgili Nehirimizi kaybettiğimizi öğrendiğimde oluşan ve hala yutkunurken canımı acıtan o yumru yüzünden ona yazacağım yazıyı erteliyorum birazcık... Affola....
Melek kuzum, ışıklar içinde uyusun....

Sevgiyle......




2 Eylül 2010 Perşembe

İyi ki'm....




Canımın yarısı;
çok önceden tanışan iki ayrı ruhun sahipleriydik sadece... Ve hayatımızın neden bu kadar aramakla geçtiğini bize onlar anlatmıştı çok sonraları... Anlamıştık. Birbirlerini aramak içindi onca telaşe, onca heyecan ve iyi ki'ydi...

Biz bir bütünün iki yarısı olmadık hiçbir zaman.
Sen ayrı bir bütün, benim bütünümü alt kümesi yapan; bense kendi bütünümü seninle kesiştiren...

Zor bir kadını anlamak kadar ağır geldiğinde hayat bazen, gülümserdin sıcacık yüzüme. Hiç kızmadın şimdiye kadar ve hiçbir şeye. Hep ılık bir süte bandırılmış bir kurabiye tadında gördün yaşantını.
Dinginlikle selamladın sana bahşedilen sabahı...
Elimi hiç bırakmadın mesela, en telaşlı zamalrda bile... Hiç terketmedin savaş meydanını!
Bir savaşçı değildi yüreğin ama seni tanımayanlar hiç bilmediler bu komik gerçeği. Bilemediler savaşmaya değil, sevmeye koşullanmış kalbinin oturma odasında yatan kedilerini....

4 sene önce "evet" diye haykırdığım bugünde de "iyi ki" dedirten varlığına teşekkür ediyorum.

"Keşke"lerimi unutturan canım kocam...
Yıldönümümüz kutlu olsun :)






LinkWithin

Related Posts with Thumbnails