30 Kasım 2010 Salı

YAŞaldım...

Umarım sormazsın yeni yaşımı..!
Hem ne farkeder ki bu saatten sonra? (30'u geçince nasıl olsa kadınların yaşı hiç değişmiyor -annemden biliyorum)...
Hayatımda geçirdiğim en iyi doğum günlerinden birini yaşadım bu sene... "Ne kadar da çok sevenim varmış" dedirttiği için mi bu kadar güzeldi? bilemedim...
Cuma günü ailece, cumartesi günü ise arkadaşlarla kutladığımız prenses eğlencelerinin sonunda "afferin sana bed@rdem dedim, hala mihrap yerinde Maşallah, başkası olsa bukadar dayanamazdı" :)))
Cuma gecesi işten eve gittiğimde, beni neyin beklediğini bilmiyordum açıkçası :) ne güzel sürprizlerdi onlar... Zaten iş yerinde başlamıştı güzellikler; SİBEL'im ve ELİF'im unutmadılar beni elbette.. Gönderdikleri hediyelere sadece ben değil bütün ofis bayıldı... Bayılıyorum ikisinin de duyarlılığına, varlığına, bana yaşattıklarına :)

Bu güzel kutu, Sibelciğimden geldi, hem de doğum günümden bile önce :))) ne kadar da şaşırdım kurye ismimi söylediğinde.. Sen çok yaşa Sibelim .....

veeeeee üstümdeki bu harika hırka da taaa Eskişehirlerden gönderilmiş, paketine sevgilerin en güzeli sıkıştırılmış üstelik... Elifimmmm sen harika bir dostsun....

Sonra bir sürü çiçek geldi masama, rengarenk, mis kokulşu çiçekler... Şimdi evin en nadide köşesinde anneciğime emanetler...
Neyse lafımı unutmayayım; eve girdiğimde öyle bir sofrayla karşılaştım ki, sadece bize değil tüm Gürpınar halkına hazırlanmış gibiydi :)) ağzını sulandırmak istemem ama yok yok yani, o cinsten bir sofra (ellerine sağlık anacığımın)
derken BaLLı badeM'im seslendi salondan;
"anneeeeciiiiiiiim gelebilee misin?"
bir gittim ne göreyim?????????????????



kalbim duruyordu desem yeridir :/ ne zamandır istiyordum bu plak çaları... Ne iyi etmişsin sevdiceğim, ne iyi etmişim seni severek dedim CAN'ıma... Öptüm, bağrıma bastım çekirdek ailemi, Şükrettim Yaradana..... Hem de ne şükür!!!
Konfetiler patlattı annem, hep severdim zaten ben o parıldayan,patlayan saçma sapan kırpıntılarında..... Bütün gece aslan sütü eşliğinde dinlenen taş plaklar bizi bir yerden bir yere savurup durdu. Ne mutlu...


Cumartesi akşamı geç çıktık evden... Sevdiklerimiz beklemekteydi... Sabaha kadar hopla, zıpla; sabah da kafandaki çanları sustur susturabilirsen :/
Ne kadar yorarsa yorsun, hissettiğim o kocaman sevgi topağına değerdi doğrusu...


Çokkk ama çokkkk şanslıyım...
Baksana, sen de burdasın..
Daha ne isterim???? :)

ÖNEMLİ NOT: "evim evim güzel evimmm" ile ilgili detayları ilerleyen zamanlarda konuşuruz... Önce bir dinleneyim dee :))


Sevgiyle...




26 Kasım 2010 Cuma

İYİ Kİ'lerim.....


* iyi ki doğurmuş beni annem

* iyi ki Allah beni hep iyi insanlarla karşılaştırmış

* iyi ki canımıniçiyle evlenmişim

* iyi ki tam zamanında "anne" olmayı istemişim

* iyi ki dünyanın en baLLısını doğurmak için acele etmişim

* iyi ki bir işim varmış

* iyi ki herşeye rağmen hep iyi olmayı seçmişim

* iyi ki dualarım hep en iyisi ve en hayırlısı içinmiş

* iyi ki verilmiş sadakalarım varmış

* iyi ki yanımda beni hep sarmalayan meleklerime bu kadar sağlam tutunmuşum

* iyi ki yazmayı seçmişim

* iyi ki blog diye birşey varmış

* iyi ki hayat çok güzelmiş...........................................

* iyi ki bu kadar çok sevenim varmış....

Hep birlikte sağlıkla, mutlulukla, bereketle ve huzurla NİCE YILLARA......
seviyorum hepinizi :)




25 Kasım 2010 Perşembe

ESKİ(meyen)ŞEHİR'de BAYRAM :)

Bayramda sevgilimin memleketine gidelim istedik bu sefer değişiklik olsun diye... Aslına bakarsan, bloğu açar açmaz ne kadar uzun zaman olmuş sana birşeyler anlatmayalı şeklinde utançlara gark olan yüreğimin sana sürprizleri var :)

Bayramdan hemen önce gerçekleşen rüyam sayesinde ayaklarım hala yere basmıyor...
Basmasın da zaten, lüzumu yok :) ben böyle uçarken çok mutluyum...
Senle yaptığımız "olumlama" lardan ya da deliler gibi istemekten mütevellit gerçekleşen düşüm küçük bir evdi ailece kafamızı sokacağımız...
veeeeeeeeeeeeee

nihayettttt

EV'lendik..... :)))) (alkışları ve tezahüratları duyuyorum)

neyse lafı fazla uzatmayacağım (aslında nasıl uzatasım var!!)

Büyülü Eskişehir fotolarıyla başbaşa bırakıyorum (ama bu konuyu kapattım sanma!) :))





















9 Kasım 2010 Salı

Gözlerini Kapat ve OLUMLA....


* Öylesine güçlüyüm ki hiçbir şey zihin huzurumu bozamaz.
* Karşılaştığım her insanla sağlık, mutluluk ve refah konuşuyorum.
* Bütün arkadaşlarıma sahip oldukları değeri hissettiriyorum.
* Her şeyin olumlu tarafından bakıyorum ve iyimserliğimin gerçekleşmesine izin veriyorum.
* Sadece en iyiyi düşünüyorum, sadece en iyisi için çalışıyorum ve en iyiyi bekliyorum ve olduğum gibi mutlu ve tamım, başkalarının başarıları için en az kendim için olduğu gibi hevesliyim.
* Geçmişin hatalarını unuttum ve gelecekteki büyük başarılara hızla ilerliyorum.
* Her zaman neşeli bir yüz ifadesi taşıyorum ve karşılaştığım her canlı yaratığa bir gülümseme veriyorum.
* Kendimi geliştirmeye o kadar çok zaman ayırıyorum ki başkalarını eleştirmeye
zamanımın kalmıyor.
* Üzülmek için çok genişim, öfkelenmek için çok asilim, korku için çok güçlüyüm, sorunların varlığına izin vermek için çok mutluyum.
* Bolluk içinde yaşıyorum.
* Huzur içindeyim.
* Dingin bir zihnim var.
* Kendimi iyi hissediyorum.
* Kendimi değerli hissediyorum.
* Sevdiğim ve sevildiğim bir ilişki yaşıyorum.
* Bir sürü yakın dostum var.
*Kendi varlığımın iyiliğini düşünüyorum bütüne verdiğim armağanları da gönülden veriyorum ve bu gerçeği tüm dünyaya yüksek sesle değil, ama büyük eylemlerle bildiriyorum.
* Tüm dünyanın benim tarafımda olduğu inancıyla yaşıyorum ki, bu bendeki en iyinin gerçeğidir. Kendime söz veriyorum........................


Bütün bunları birkaç gündür tekrar ediyorum ve kendimi ne kadar iyi hissettiğimi anlatamam :)
"mutlu olmak bu kadar mı kolay?" diyenlere tavsiyemdir...

hergün içinden tekrarla... İşte bu kadar!!! :)))
buna inan...

Sevgiyle...




5 Kasım 2010 Cuma

SisLi bir sabah...

Normal Bir sabah..!

güne gülümseyerek başladığın sabahlardan olmasa da, yaşadığının farkında olduğun ve belki de içinin derinliklerinde güzel şeyler olacağı umudu yeşerttiğin bir sabah... Aslında biraz yorgunsun ve belki de daha gözlerin uykuya bulanık.

Sis çökmüş kimsesiz sokaklarda ilerlerken ani bir fren sesiyle 1 saniye sonrasını maalesef tahmin edip de hadiseyi durduramadığın ufacık bir an... Aileni, dostlarını, işini ama en çok canının yarısını (baLLını) hemen aklına getirdiğin. Karşıdaki bir okul servisi, içinde rengarenk çocuklar... Hepsi de dersine yetişmek ümidiyle yola çıkmış zehir gibi çocuklar.

ALLAHIM diyorum, şükürler olsun sana!
meleklerin yine iş başındaydı ve yine ucuz atlatıldı bir dönemeç daha...
hayallerimi gerçekleştirmek için bir fırsat daha verdin demek bana...

Ofise gelinceye kadar uzun ve alengirli düşünceler içinde buluyorum kendimi ama mutlu oluyorum hala düşünmeye zamanım olduğu için. Kuzucuğumu düşünüyorum ve onu canımdan daha çok seven beynimin o hangisi olduğunu bilmediğim boğumunu. Nasıl güzel olurdu şimdi sarılsaydı küçücük kollarıyla ve
"öpiyim de geçsin anne" deseydi...
düşününce bile geçti,
bi de öpseydi.....!






3 Kasım 2010 Çarşamba

İstiyorum....


Hepimiz koymuşuz cezvelerin içine acılarımızı, en buruğundan bir hatır kalsın istiyoruz birbirimizin hayatına. Yanına bir lokumcuk bile koymak gelmiyor çoğumuzun içinden. Hayallerimizi küçülttükçe gerçekleşeceğine inandırdık kendimizi bir kere, içimizde büyüyen isteğe inat!

Sabahları beş dakika daha uyuyabilmek, bunca kalabalık içinde zaten azıcık olan paranı kimseye kaptırmadan bir tost yiyebilmek, iyi gelen bir telefon, kavgasız bir gün, belki bir dost ziyareti... İŞte "günüm güzel geçti" cümlesinin günümüzdeki özeti...

Halbuki ne güzel hayaller kurarım ben istesem! Ne kocaman.....
İstiyorum da...
Hem de çok istiyorum :/

Küçücük bir ev; duvarlarının her biri sevgi renginde...
Pazardan alınmış parça perdeler...
Küçük canavarın boyunun yettiğince soyut resimler denenmiş, mis gibi vanilya kokulu, küçük masalı bir mutfak (sürekli çay buğusu olsun küçük camlarında)...
akşamdan kalma rakı kokusu sinmiş bir salon...
aşktan cıcığı çıkarılmış bir yatak odası, dağınıklığı huzur veren cinsinden...
kapının önünde "ne kadar da hoşgeldiniz" yazılı bir paspas...
Mutlaka bir balkon... Her bir tarafına fesleğenleri dizebilmem ve kokusunu yalnız akşamlarda arkadaş edebilmem için.
"Akşam ne pişirsem"li günler...
"eyvah misafir geliyor, toparlanın" paniği...
"bana da buyrun, mutlaka beklerim" özgüveni...

Daha ne diyeyim? anladın işte...
İSTİYORUM...
bu sıralar sadece bunları istiyorum, hayalleniyorum.
Gerçekleştirmek için çaba sarf ediyorum.

Sen mi?
bir dua et benim için en samimisinden :)
bir bakarsın,
fesleğen kokulu balkonda karşılıklı çay içiyoruz.....

sevgimle





2 Kasım 2010 Salı

Bir Çocuğun İstekleri...

1- Benden su istemeyin, bana da getirmeyin. Aramızda hizmetçi yok, herkes kendi işini yapsın. Evde küçük yaşta iş gücü kullanmaya ve sevgi istismarına son.

2- Hata yapmama izin verin ki, gerçekten hataysa sonuçlarını görüp ders alayım. Hata değilse siz ders alın.

3- Her istediğimi bana almayın. Size karşılıksız kimse bir şey vermiyor. Her şeyin bir çalışma karşı elde edileceğini öğrenmeme izin verin. Sonuçlar, çalışmanın ürünüdür.

4- Benim özgürlüğüm sizin özgürlüğünüzdür. Bir yere gitmek istediğimde beni bırakın. Bana kaçta döneceğimi değil, ilkeler söyleyin. İyi insanlarla birlikte ol ve kendini koru gibi bir söz benim için saat kaçta döneceğimden daha anlamlı ve yararlı. Yoksa ben yapacağımı gündüz gözü de yaparım.

5- Okulun amacı öğrenmektir. Derslerden kaç aldığım değil, bir şey öğrenip öğrenmediğime bakın. Beni yarın yaşamda ayakta tutacak olan aldığım notlar değil, öğrendiklerim olacaktır.

6- Benimle ilgili fikirleriniz elbette var. Ama arada benim ne düşündüğümü, ne hissettiğimi sorun ve gerçekten dinleyin. Aramızdaki sorunların çoğu iletişimsizlikten kaynaklanıyor. Konuşmak kadar dinlemeyi de öğrenelim.

7- Ben dürüst olmak istiyorum, beni yalan söylemek zorunda bırakmayın. Size yalan söylemeye başlarsam, bazen bilmeniz gerekenleri de öğrenemeyeceksiniz.

8- Söylediklerinize karşı çıktığımda size değil, söylediklerinize karşı çıkıyorum. Sizde bana değil, söylediklerime karşı çıkın. Kelimeler incinmez, ama bizler inciniriz. Yani, “sen aptalsın” değil, “bu söylediğin fikir güzel değil,” diyelim birbirimize.

9- Toplum içinde gurur duyacağınız bir birey olmam, sizin bana bir birey gibi davranmanıza bağlı.

10- Sizden beklediğim şey tek başına sevgi değil, aynı zamanda saygı. Küçüklerime sevgi, büyüklerime saygı hikayesi, geçen yüzyılda kaldı. Benden saygı istiyorsanız, ben de sizden saygı istiyorum.

Alıntıdır......


Bunları hepimiz az çok biliyoruz bilmesine de, sormadan edemiyorum kaçımıza yapıldı bütün bunlar ve kaçımız yapabiliyoruz kendi çocuklarımıza???





LinkWithin

Related Posts with Thumbnails