25 Kasım 2009 Çarşamba

GiTTim-GeLdiM...


Uzun çok uzun zaman oldu sana yazmayalı...
Nasıl özledim bilsen...
Sana hiç bahsetmemiştim daha önce annemin kardeşlerinden : ) tetemler (teyzemler yani) ve dayım...
Annemler 5 kardeşler, annem en büyüğü,
4 numara Konya'daki Nasyas Tetem...
3 numara Edirne'deki ÇiLLi Tetem... (sana bugün bu tetemden bahsedeceğim)
2 numara Almanya'daki Virjin Tetem...
1 numara Kırklareli'nde Kota Dayım... :))

Bu beş kerdeşler birbirinden o kadar farklı ki, her biri o kadar farklı yeteneklere ve zevklere sahip ki görsen kardeş olduklarına çok fazla inanmazsın. Birbirlerine son derece bağlı, birbirleri için herşeyi yapacak cinsten ilişkileri var. Günümüzde çok görülmeyen bir durum anlayacağın...

Bu benim ÇiLLi tetem var ya, küçüklüğümden beri deli gibi özendiğim bir kadın... Görsen marjinalliklerle ve kendine has tarzıyla herkesin gönlünde neredeyse bir numara. Her yetenek var kendisinde, özellikle insan ilişkileri öyle kuvvetli ki çevresine ve onu sevenlere salya akıtmamak imkansız. Tabi ben çok küçük bir kız çocuğuyken ne kadar sevildiği beni çok ilgilendirmiyordu, tek bildiğim bütün tetelerimin beni sevmek konusunda birbiriylr yarıştığıydı.
ÇiLLi tetem sağlıkçı olduğu için zamanının çoğunu hastanede geçirirdi, onunla olduğum süre içinde kimseyle oynamadığım oyunları oynardık birlikte. Klişe çocuk oyunlarından çok öteydi bizim oyunlarımız, tetem sayesinde yaratıcılığım tavan yaptı diyebilirim.
Hayal oyunumuz saatlerce sürerdi mesela... Aklının almayacağı, sınırların zorlanacağı hayaller kurar, olacağına birbirimizi inandırırdık. Öyle iyi hissetirirdi ki, oyun bitse bile yüzümde donup kalırdı gülümsemeler.


Derken ben büyüdüm, tetem inanmakta zorlansa da kocaman bir kadın oldum... Benimle birlikte büyüdü tetemin içinde yaşattığı küçük kız çocuğu. Bir kızı olamadı bu zamana kadar ama hep bir anne kadar şefkatli, bir o kadar fedakar davrandı dünyaya karşı. Olabilecek en iyisi...

Ayrı şehirlerde olmamızın bizim için kötü bir anlamı olmadı şimdiye kadar, biz hep kaldığımız yerden devam etme başarısını gösterdik özenli ilişkimize karşı. Sevgiyle andık birbirimizi, üzmeden özledik, ihtiyaç duyduğumuzda ne olursa olsun bir arada olmaya çalıştık. Bazen karşılıklı sustuk, bazen hep bir ağızdan konuştuk, hep paylaştık kısacası, hep çoğalttık...


Bunu sana daha önce neden hiç anlatmadım, bilmiyorum. Çok önemsediğim için belki de! Çok özelimde sakladığım için ama bu blog da benim için çok özel olduğundan yazmak istedim uzunca. Ne kadar anlatırsam anlatayım içimdekiler hep eksik kalacak biliyorum, onu ve ona hissettiklerimi anlatmakta müşküle düşeceğimi bile bile yazmak istedim... Olduğu kadar...


İşte bu canım tetem, emekli olduktan sonra hayallerini süsleyen o küçük kafesini açtı Edirne Karaağaç'ta... Bahçe içinde dünya güzeli, şirin mi şirin, sıcacık bir yer...

İzinli olduğum sürece mis gibi damla sakızlı Türk kahvesi kokusunda yamak istedim aslında sana bunları... Kısmet olmadı...

Ona da bir blog hazırladık :)

artık o da içini dökecek, paylaşacak, paylaştıkça çoğalacak...

Sen okudukça anlayacak, anladıkça daha çok okuyacaksın...

Yüreğini, kalemini en az benim kadar sevecek, gizli bahçesine konuk olmak için sabırsızlanacaksın...


İŞTE O BLOG AŞAĞIDA :))) TIKLA HEMEN................>










3 yorum:

öykü dedi ki...

Özlettın:)
Hosgeldın canım

cihan dedi ki...

hoş geldin umarım zımba gibisindir unuttum deme seni sınava tabi tutacagımı söylemiştim kurtulamazsın :PPPP İyi bayramlar şimdiden

ELİF dedi ki...

Bir bayram gülüşü savur göklere, eski zamanlara gülücükler getirsin öyle içten samimi, gözyaşlarını bile tebessüme çevirsin. İyi Bayramlar.

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails